Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi, NP Etiler ve NP Feneryolu Tıp Merkezi, Türk Psikolojik Danışma Rehberlik Derneği ve Pozitif Psikoloji Enstitüsü paydaşlığında Üsküdar Üniversitesi tarafından bu yıl 7’ncisi gerçekleştirilen Uluslararası Pozitif Psikoloji Kongresi, bu alanda çalışmalar yürüten dünyaca tanınmış uzman isimleri ağırladı.
Doç. Dr. Thomas Field: “Öz-şefkat ve öz-kabul yaşam kalitesini artırıyor”
İki gün süren kongrenin bu yılki teması, “Nörobilim Temelli Pozitif Psikoloji” olarak belirlendi. Kongrede “Onur Konuğu” Oregon Eyalet Üniversitesi’nden Doç. Dr. Thomas Field, çevrimiçi olarak “Sinirbilime Dayalı Bilişsel Davranış Terapisi Hakkında Kısa Başlangıç” konusunu ele aldı.
Bilişsel davranışçı terapinin (BDT) nörobilimsel temellerini pozitif psikoloji bakış açısıyla ele alan Doç. Dr. Thomas Field, öz-şefkat, kendini sevme ve öz-kabul gibi kavramların insan psikolojisindeki dönüştürücü gücüne dikkat çekti ve “Öz-şefkat ve öz-kabul yaşam kalitesini artırıyor” dedi.
Sunumunda, bilginin beyinde ve bedende nasıl işlendiğini nörobilimsel bir bakış açısıyla aktaran Doç. Dr. Thomas Field, bu sürecin pozitif psikolojiyle nasıl uyum sağlayabileceğini örneklerle açıkladı. Bilişsel davranışçı terapinin temel yapı taşlarına değinen Doç. Dr. Thomas Field, kişinin çevresel stres veya zorlukla karşılaştığında, bu durumu nasıl algıladığına dair geliştirdiği inançların, duygusal tepkilerini ve davranışlarını doğrudan etkilediğini vurguladı.
“Pozitif ya da negatif inançlar, kişinin olaylara yüklediği anlamı ve buna karşı geliştirdiği davranışları belirler. Bu da öfke, utanç ya da bağımlılığa kadar uzanabilen sonuçlara neden olabilir” diyen Doç. Dr. Thomas Field, geleneksel BDT’nin bilinçli ve rasyonel düşünceye odaklandığını ve bu süreçte prefrontal korteksin aktif rol oynadığını kaydederek, “Bilişsel terapide amaç, bireyin duruma ilişkin düşüncelerini sorgulaması ve gerekirse değiştirmesidir” diye ekledi.
Doç. Dr. Thomas Field: “İnsan, duygusal tepkileri üzerinde kontrol sahibidir”
ABD’li nörobilim uzmanı Doç. Dr. Thomas Field, duygusal regülasyonun nörobilimsel temellerine dikkat çekerek, bireylerin yaşadıkları olaylara verecekleri duygusal tepkiler üzerinde tam kontrole sahip olduklarını vurguladı.
“İşinizi kaybetmek üzere olduğunuzu öğrendiğinizi düşünün. Bu durumda nasıl hissedeceğinizi ve nasıl tepki vereceğinizi siz belirlersiniz.” diyen Doç. Dr. Thomas Field, kişinin yalnızca kendi tepkilerinden sorumlu tutulabileceğini ifade etti.
Stresli bir durumla karşılaşıldığında, beynin ilk olarak tehdidi algılayacağını ifade eden Doç. Dr. Thomas Field, “Nörobilim temelli BDT, bireyin otomatik tepkilerini ve temel inançlarını fark etmesini sağlayarak daha sağlıklı başa çıkma yolları geliştirmesine olanak tanır.” dedi.
Otomatik tepkiler, beynin alt yapılarında gerçekleşiyor
Doç. Dr. Thomas Field, stresli durumlarda bireylerin verdiği tepkilerin sadece bilinçli düşünce süreçleriyle değil, beynin otomatik işleyişiyle de şekillendiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Nörobilim temelli bilişsel davranışçı terapi (BDT) modeli, kişinin yaşadığı duygusal ve fiziksel tepkilerin, çoğu zaman farkındalık düzeyinin ötesinde geliştiğini ortaya koyuyor. Bir aile ferdiyle yaşanan sözlü tartışmalarda, kişi düşüncelerini net bir şekilde ifade etmekte zorlanabilir. Bu durum, beynin savunma sistemlerinin hızla devreye girmesiyle ilgilidir. Aynı, 10 metre önümüzde aniden duran bir araba gibi. Hemen frene basarız ama bu tepkiyi neden verdiğimizi düşünmeyiz. Bu tür otomatik tepkiler, beynin alt yapılarında gerçekleşiyor. Ancak burada önemli bir nokta var; bu tür tepkileri düşünmeden verdiğimiz için, kişinin hissettiği şeylerden sorumlu tutulması adil olmaz. Çünkü beyin otomatik bir hayatta kalma mekanizmasını devreye sokuyor. Özellikle çocuklarla yapılan terapilerde, ‘önce düşün, sonra hareket et’ yaklaşımı bazı çocuklar için mümkün olmayabiliyor.”
Farkındalık aşaması ve yukarıdan aşağıya beyin süreci
Nörobilim temelli BDT modelinde, farkındalık aşamasında, bireyin bedeninde bir aktivasyon hissettiğini kaydeden Doç. Dr. Thomas Field, “Kalp atışı hızlanır, korku ya da öfke gibi duygular açığa çıkar. Bu bedensel tepkiler yukarıdan aşağıya beyin süreciyle, düşüncelerle şekillenir. Örneğin, trafikte ‘Bu kadar kötü sürücülerle karşılaştığım için daha dikkatli olmalıyım’ gibi bir düşünce hem rahatlama sağlar hem de olumlu sonuçlara yol açar. Aksi halde, daha fazla öfke ve stresle sonuçlanabilecek bir döngüye girilebilir.” ifadesinde bulundu.
Şefkat ve kabul, stresi azaltabilir
“Kendimize karşı daha şefkatli ve kabul temelli yaklaştığımızda, stresle baş etme becerilerimiz de artar” diyen Doç. Dr. Thomas Field, “Yaşanan durumları sadece tehdit olarak algılamak ve duyguları bastırmak, çaresizlik ve tükenmişlik gibi duygulara yol açabiliyor.” şeklinde konuştu.
Nörobilim temelli VDT yaklaşımıyla farkındalık geliştiriliyor
Psikolojik destek süreçlerinde nörobilim temelli Vücut-Duygu-Tepki (VDT) yaklaşımının, danışanların bedensel farkındalıklarını artırarak anksiyete ile başa çıkmalarına katkı sağladığını anlatan Doç. Dr. Thomas Field, yalnızca bedensel tepkilerin değil, bu tepkilere eşlik eden düşüncelerin de yeniden yapılandırılması gerektiğine dikkat çekti. Doç. Dr. Thomas Field, “Bedenimize iyi bakmadığımızda uyku, beslenme ve egzersiz gibi temel ihtiyaçlarımızın karşılanmaması ve duygusal regülasyon zorlaştırabilir.” diyerek sözlerini noktaladı.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı