Bağışıklık sistemi hastalıklarının görülme oranı tüm dünyada belirgin bir şekilde artıyor. Bu artışın nedenleri arasında; hava kirliliği, kronik stres ve işlenmiş gıda tüketimi gibi giderek yaygınlaşan çevresel faktörler yer alıyor. Bu hastalıklardan biri olan Multiple Skleroz yani kısaca MS, bazı hücrelerin beyin ya da omurilikteki sinirlere bilinmeyen sebeplerle saldırması ve o bölgelerde hasarlar bırakmasıyla oluşuyor. Hastalığın kadınlarda ve 20’li veya 30’lu yaşlarda daha sık görüldüğünü belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Nihal Işık, “MS, aktif yaşamın başındaki insanlarda ortaya çıkması yönüyle iş gücü kaybı ve yaşam kalitesi açısından erken tanınması ve iyi yönetilmesi gereken önemli ama korkulmaması gereken bir hastalık” dedi.
Multiple Skleroz’un beynin farklı bölgelerini etkilediği için belirtilerinin de etkilenen bölgeye göre değişkenlik gösterebileceğini ifade eden Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Nihal Işık, “MS nedeniyle görme siniri etkilenirse hasta bulanık görmeye başlayabilir, omurilikte bir bölge etkilenmişse duyu kaybı, uyuşma ya da karıncalanma şikâyeti, denge merkezi zarar görmüşse yalpalayarak yürüme veya çift görme gibi sorunlar meydana gelebilir. Bu semptomlara ek olarak kolda ya da bacakta kas güçsüzlüğü de yaşanabilir. Sayılan tüm bulguların en az 24 saat sürmesi, MS’in en ayırt edici özeliğidir” şeklinde konuştu.
Görülme sıklığı yaşam bölgesine göre değişebiliyor
MS’in birebir geçişli genetik bir hastalık olmadığını ve anne babada varsa mutlaka çocukta da çıkar düşüncesinin hatalı olduğunu belirten Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Nihal Işık, “Ancak elbette ki genetik yatkınlığın rahatsızlıkla karşılaşma ihtimalini artırdığını biliyoruz. Özellikle birinci derece aile yakınlarında Multiple Skleroz varsa, kişide de görülme ihtimali diğer bireylere göre daha fazla. Ayrıca yeterli güneş ışığı ve D Vitamini alımı ya da yaşam bölgesi gibi çevresel etkenlerin de önemli tetikleyicilerden olduğunu biliyoruz. Örneğin Ekvator’un çok kuzeyi ve güneyinde MS’e sık rastlanılırken, Ekvator bölgesindeki alanlarda daha az görülüyor. Bu nedenle multifaktöriyel yani birçok faktör kaynaklı bir hastalık diyebiliriz” açıklamasında bulundu.
Tedavideki bağışıklık baskılayıcı ilaçlar nedeniyle doğru teşhis hayati
MS hastalığının yüzde 80-85 oranlarında ataklarla meydana geldiğine değinen Prof. Dr. Nihal Işık, “Atak dönemlerinde görülen nörolojik bulgular zamanla iyileşir ve bir sonraki atakta yeniden ortaya çıkar. Agresif ilerleyen MS tipi ise çok daha seyrektir. Teşhis için hasta hikayesi dinlenir, kişi detaylıca muayene edilir ve sinir dokusuna saldıran hücrelerin hasar bıraktığı bölgeler yani bir diğer adıyla plaklar çekilen beyin ve omurilik MR’larında tespit edilir. Tüm bu süreçler birbirini destekler ve hastalığı işaret ederse tanıya yaklaşılır. Ek olarak beyin ve omurilik sıvısının tetkik edilmesine de gerekli durumlarda başvurulabilir. Tedavide bağışıklık sistemini baskılayacak ilaçlara başvurulabildiği için tanının doğru konması çok kritik” dedi.
Sanılanın aksine MS günlük rutini etkilemiyor
Multiple Skleroz’lu kişilerde depresyona yatkınlığın da oluşabildiğini açıklayan Prof. Dr. Işık, “MS hastalarının en sık karşılaştığı problemlerin başında, genç yaşlarda uzun süreli bir hastalık yönetiminin zorluğu ve bazı iş verenler tarafından olası aksamalar endişesiyle işten çıkarılma ya da işe alınma şansının tanınmaması geliyor. Oysa hastaların günlük rutinlerini hiç aksatmayacak şekilde MS’i yönetebilecekleri ve bu sağlık sorununa sahip olmayanların yapabileceği her şeyi yapabilecekleri bilinmeli. Bir diğer yaşanan zorluk atak dönemlerinden kalan kuvvetsizlik ya da hafif dengesizlik gibi izler yani sekellerin hastanın yaşam kalitesini eksi yönde etkilemesi. Aynı zamanda fatik denen ciddi bir yorgunluk ve tükenmişlik hissine de yol açabilen MS maalesef sağlıklı yaşam alışkanlıklarıyla önlenebilen bir hastalık değil. Ancak tanı konduktan sonra yapılacak sağlıklı yaşam değişiklikleri tedaviyi destekliyor. Özellikle de strese maruz kalmamak, Multiple Skleroz’u kötüleştirdiğini bildiğimiz sigaradan sıkı bir şekilde uzak durmak ve D vitamini değerlerini yüksek tutmak çok değerli” dedi.
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Nihal Işık, MS hastalarına hayatlarını kolaylaştıracak 8 önemli tavsiyede bulundu:
- Yönetilebilen bir hastalık olduğu ve kontrolü için çok etkili ilaçlar bulunduğu unutulmamalı. Günde iki kere ilaç ya da altı ayda bir serum alarak gündelik yaşantı çok rahatlıkla sürdürülebilir. Ancak bu noktada tedavinin ve rutin doktor kontrollerin aksatılmaması çok önemli.
- Sigaranın kesinlikle yasak olduğu kabul edilmeli. Gerekirse sigarayı bırakma konusunda profesyonel destek alınmalı.
- D vitamini düşüklüğünün MS’in ortaya çıkışında etkili olduğu düşünüldüğü için bu vitamin değerleri yüksek tutulmalı. Gerekirse doktor yönlendirmeleriyle takviye alınmalı.
- Ölümcül bir hastalık olmadığı ve vakaların büyük bir kısmının yönetilebilir olduğu bilinmeli ve bu yüzden pozitif düşüncüye ağırlık verilmeli, ihtiyaç halinde ise psikolojik destek alınmalı.
- Sinir sistemini desteklediği bilinen yürüyüş, yoga veya pilates gibi hafif egzersizlerle fiziksel aktivite aksatılmamalı.
- Meditasyon, nefes egzersizleri veya terapi gibi yöntemlerle stresi kontrol altına almak öğrenilmeli.
- Bağışıklık ve sinir sistemi sağlığı için yeterli ve kaliteli uykuya özen gösterilmeli.
- Sağlıklı yaşam alışkanlıklarının bir parçası olarak antioksidanlardan zengin, Akdeniz beslenme tipi benimsenmeli.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı