1. Haberler
  2. Sağlık
  3. “Başım ağrımıyor, sinüzit değildir” diye düşünmeyin!

“Başım ağrımıyor, sinüzit değildir” diye düşünmeyin!

featured
basim-agrimiyor-sinuzit-degildir-diye-dusunmeyin.jpg
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yüzümüzde sinüs olarak adlandırılan boşlukların içinde yer alan mukoza örtüsünün iltihaplanmasıyla karakterize bir hastalık olan sinüzit, yaşam kalitesini oldukça düşürebilen bir hastalık. Sinüs boşluklarının enfeksiyonu olarak da tanımlanan ve akut ile kronik olmak üzere iki gruba ayrılan sinüzitin şiddeti ise hastadan hastaya değişiyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Dilaver Özturan, günümüzde alerjen faktörlerin artması, sigara kullanımı ve  kapalı ortamlarda daha fazla zaman geçirilmesi nedeniyle tüm dünyada kronik sinüzitin görülme sıklığının giderek arttığına işaret ederek, “Özellikle kronik sinüzitin tedavisinde gecikildiğinde enfeksiyonun vücutta yayılması sonucunda ciddi sağlık sorunları gelişebilmektedir. Öyle ki sinüsler göze ve beyne çok yakın organlardır. Dolayısıyla, sinüzit nadiren de olsa göz apseleri, görme kaybı ve menenjit olarak bilinen beyin zarı iltihaplanmasına neden olabilir. Ayrıca, astım tanısı konulan pek çok hastada kronik sinüzit hastalığı eşlik edebilmektedir. Bu, sinobronşial hastalık olarak adlandırılır” diyor. 

Belirtiler 2 hafta içinde geçmezse, dikkat! 

Sinüzit tedavi edilmezse tablo gittikçe kronikleşiyor ve ameliyat gerektirecek hale gelebiliyor. Ayrıca ciddi sağlık sorunlarına da yol açabildiği için sinüzitte erken teşhis ve tedavi büyük bir önem taşıyor. Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Dilaver Özturan,  bu nedenle akut sinüzitin belirtileri 2 hafta içinde düzelmezse mutlaka bir hekime başvurmak gerektiği uyarısında bulunarak, “Erken teşhis sayesinde sinüzitin kronikleşmesi önlenebilmekte ve hastaların yaşam kaliteleri yükseltilebilmektedir” diye konuşuyor. 

Polenlerden sigara kullanımına…

Akut sinüzit genellikle kış aylarında üst solunum yolu enfeksiyonlarına eşlik ederken, kronik sinüzit ise yaz – kış fark etmeden her mevsim oluşabiliyor. Baş bölgemizde bulunan hava dolu boşluklar olan sinüsler, boğazımızın ve yutağımızın ıslak olmasını sağlayan ve mukus olarak adlandırılan sağlıklı salgılar üretiyorlar.  Mukuslar burun boşluğu kanalıyla boğaz ve yemek borusuna ulaşıyorlar. Sinüslerin içinde yer alan mukoza zarı çeşitli etkenler nedeniyle şiştiğinde bu drenaj bozuluyor ve mukuslar sinüsler içinde birikmeye başlıyorlar. Sinüslerin mukuslarla dolu olması ise virüs, bakteri ile mantarların bu bölgede kolayca üremelerine ve yayılmalarına neden oluyor.  Enfeksiyon başlayınca genel hastalık hali oluşuyor, mukoza zarı daha çok şişerken zamanla polip denilen yapılara da dönüşebiliyor. Klima, sigara kullanımı, polenler ve diğer alerjenler, geniz eti, burun içi deviasyonlar, hava kirliliği ile tozlu ortamlar, sinüzitin gelişimini en çok kolaylaştıran  sebepleri oluşturuyor.  

Kronik sinüzit sinsi belirtiler ile seyrediyor! 

Akut sinüzit; baş ağrısı, gözlerde sulanma, ateş, yüz ve gözlerin çevresinde dolgunluk hissi ile burun akıntısı gibi belirtilerle kendini gösteriyor. Kronik sinüzitin ise sinsi belirtilerle seyrettiğini vurgulayan Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Dilaver Özturan, “Örneğin, sinüzitin en temel belirtilerinden olan baş ağrısı kronik sinüzitte gelişmez.  Bu nedenle, kronik sinüzit tanısı konulduğunda hastalarımız ‘Ama benim başım ağrımıyor’ sözleriyle şaşkınlıklarını ifade ederler. Ayrıca kronik sinüzitte, akut sinüzitin tipik belirtilerinin aksine koku ve tat alma kaybı,   burun tıkanıklığı ile geniz akıntısı, öksürük, nefes darlığı ve halsizlik gibi belirtiler ön plandadır” diyor. 

Cerrahi müdahale gerekebiliyor! 

Sinüzit tedavisi; hastalığın tipine (akut veya kronik), şiddetine ve sebebine (alerji, anatomik sorun gibi) göre planlanıyor.  Akut sinüzitlerin bir kısmı kendiliğinden düzelebiliyor. Kronik sinüzitin ise mutlaka tedavi edilmesi gerekiyor. Sinüzit, ilaç tedavisi (ateş varsa antibiyotik tedavisi gibi)  ve yaşam tarzı düzenlemeleriyle kontrol altına alınabiliyor. Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Dilaver Özturan, ancak sinüzit bu tedavilerle düzelmiyorsa cerrahi yönteme başvurmak gerektiğini belirterek, “Cerrahi yöntemde temel amaç, sinüs kanallarının açılması ve drenajının, yani sinüslerin içinde yer alan sıvının dışarı çıkarılmasıdır” diyor. Endoskopik cerrahinin tedavide çok kıymetli bir yöntem olduğuna değinen Prof. Dr. Dilaver Özturan, “Bunun nedeni ise endoskopik yöntemin güvenilir bir teknik olması ve bu sayede mukoza kaybı ile kanama gibi sorunlara yol açmamasıdır. Böylelikle ameliyat sonrasında hastanın konforu bozulmaz. Hastalar genel olarak bir veya iki günde normal yaşamlarına dönebilmektedirler” bilgisini veriyor.

Sinüziti önlemek için 5 kritik kural!

  • Sigara içmeyin, içilen mekanlarda bulunmayın. 
  • Kalabalık ve tozlu ortamlardan uzak durun. 
  • Bol bol denize girin veya günde 2-3 kez deniz suyu ile burnunuzu yıkayın. 
  • Bilinen bir alerjiniz varsa mutlaka tedavi olun.
  • Burun eğriliği, geniz eti veya burun konkalarında şişme gibi sorunlarınız varsa, tedavi için hekiminize başvurun. 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
“Başım ağrımıyor, sinüzit değildir” diye düşünmeyin!

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Bug ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin